Müzik
Gözlerim kan çanağına dönmüş. Aynada dikkatlice bakıyorum bir şey mi kaçtı diye. Bakıyorum, sanki babamın gözleri. Kaşı gözü aynı babası, diyorlar benim için. Huyum suyum da ona benziyor. Üzülmüyor değilim. Asabiyet çekilir dert değil çünkü ve asabiyet çoğunca kalp kırmaktan başka işe yaramıyor.
Gözlerim kan çanağına dönmüş. Aynada dikkatlice bakıyorum bir şey mi kaçtı diye. Bakıyorum, sanki babamın gözleri. Kaşı gözü aynı babası, diyorlar benim için. Huyum suyum da ona benziyor. Üzülmüyor değilim. Asabiyet çekilir dert değil çünkü ve asabiyet çoğunca kalp kırmaktan başka işe yaramıyor.
Eskiden anahtar taşımazdım, eve geldiğimde kapıyı annem
açardı. Kardeşim evde olurdu. Babam akşam gelirdi. Beraber yemek yenirdi beyaz
zeminli, bordo kenarlı mutfak masasında. En son ben kalkardım sofradan çünkü
salatanın en güzel yeri dibidir. Ekmeğin içini banıp yerdim. Ben kalkana kadar
sofra toplanırdı.
Yemekten sonra çay demlerdik. Babam koca göbeğinin üstüne
bir kase koyar, elindeki kaseden alıp çitlediği çekirdeğin kabuğunu da o kaseye
atardı. Herkes televizyon izlerken çekirdek çitlerdi çünkü çekirdek çitlemek
yüksek derecede bulaşıcı bir etkinliktir. Bu yüzden hep en büyük paket çekirdek
alınır, en fazla iki güne de bitirilirdi. Bayat çekirdek zaten lezzetli
olmuyor.
Gel gelelim artık çekirdeklerin tatları da farklı. Acılısı var,
soslusu var, bol tuzlusu var, light’ı var. Var da var yani. Fakat hala kolanın
yanında eşantiyon bardaklar oluyor. Bu sonsuz ve eskimeyen bir kampanya, tıpkı Mengen
Kurabiyesi gibi.
Halam anlatıyor, eskiden babaannem çok yaparmış bu
kurabiyeden ama şimdi markette satılanlar gibi değil. O yuvarlak yaparmış
kurabiyeleri. Özelliği bayatlamamasıyış. Hiç eksik olmazmış mutfaktan, gider
gelir yermiş herkes. Şimdi ben her gün kurabiye yesem, elli kiloyu beşe
katlarım. İyi ki bizim mutfaklarda böyle şeyler yok.
"Mutfaklar" diyorum. Birden fazlalar. Dört evim var, dördü de
benim değil. Dördüne de ait değilim. Dördünde de eksik kalıyorum. Birinde annem
olmuyor, birinde babam gelmiyor. Kardeşimi evde bulamıyorum. Bazen kendimi
bulamıyorum. Mengen Kurabiyeleri bile bayatlıyor ve belki on yıldır annemin patates
çorbasından içmedim. Ağzımızın tadı mı, ruhumuzun neşesi mi, gözlerimizin feri
mi bilmiyorum ama her gün, ufak ufak, bir şeyler kayboluyor. Farkında olmadan
yitip gidiyoruz giden günlerle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder